LY: Sayın Hocam, öncelikle bize zaman ayırıp görüşmemizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
NU: Arayıp sorup böyle bir mülakat için gelmeniz beni çok memnun etti.
Hayatım boyunca hep Atatürk İlke ve Devrimleri Derneği,Türk Hukukçu Kadınlar Derneği,Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Soroptimistler Derneği’ne çağırıldım, toplantılara iştirak ettim ve konuşmalar yaptım. Bu bakımdan içten gelen duygularla bu şekilde beni aramanız ve mülakata layık görmenize çok memnun oldum sevgili Lena’cığım.
30 Haziran 1924’de İstanbul, Şehzadebaşı’nda doğdum. Annem de İstanbul doğumlu, babam Atatürk’ün ordu kumandanlarındandı. İlk çocukluk yıllarım annem, babam, teyzem ve rahmetli ağabeyim Orhan Erdener ile geçti. Kınalıada’ya çocukluk yaşlarında geldim. Teyzemin kızı Ayşe Hümeyra ile yüzmeye giderdik; zamanla yüzme şampiyonu oldum.Yüzmeyi, ada turu yapmayı çok severdim. Ailem buraya Heybeliada’dan gelmiş, o zamanlar ada çok güzelmiş.
Babamın görevi nedeniyle ilkokulu Ankara Yenişehir’de okudum. Daha sonra beni bir Fransız okuluna verdiler bir yıl ihsari okudum, sonra Notre Dame De Sion’a geldim. Dört yıl orta okul, üç yıl lise okudum ve 1944 yılında mezun oldum. Fransızca, İngilizce ve Latince öğrendim. Mezun olduktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girdim. Orada dört yıl okudum. Fakülte bittikten sonra hocalarım beni bırakmadı ve Hukuk’ta Yüksek Lisans ve Doktora yaptım daha sonra bir yıl Sirkeci’de avukat Hamdi Haluk Bey’in yazıhanesinde avukatlık stajı yaptım ve o belgeyi de aldım.1991 yılına kadar beni fakülteden bırakmadılar, Yüksek Lisans ve Doktora dersleri vermeye devam ettim.
LY: Notre Dame De Sion’dan sonra neden hukuğa yöneldiniz?
NU: Çok değişik içten gelen hisler vardır. Ankara’da oturduğumuz evin yakınında Hukuk Fakültesi vardı.
Ondan dolayı hukuğa yöneldim. Hukuk Fakültesi’nde çok değerli hocalarım vardı. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu bunlardan biriydi. Onlardan anılar kaldı. Onların verdiği destekle bu fakültede yürüdüm ve öğrenci yetiştirme hissi galip geldi. Ayrıca anneciğim hep destek oldu. İçimden gelen bu hisle bugünkü hocaları hep teşvik ettim, onlara güç verdim. Bu nedenle fakültedeki saygı ve sevgiyi bugün dahi görmekteyim. Her vesile ile hep arayıp sorarlar.
Daha evlenmeden çok seyahat ettim; Amerika’ya gittim, Columbia Law School’da doktora yaptım, Londra’ya gidip geldim. Rahmetli ağabeyim elektrik mühedisiydi ve Almanya’da okumuştu. Bende Almanca öğrenmeye karşı büyük bir istek vardı ve Almanya’da kurslara katıldım, İstanbul’a döndükten sonra da Almanca öğrenmeye devam ettim. İngilizce, Fransızca, Almanca ve iş için öğrendiğim Latince’den dolayı çok saygı gördüm, yaşlandım ve bugünlere geldim.
LY: “Hukukçular genellikle kurallara bağlı insanlardır. Kuralcı olmayı severler” derler. Peki siz, NDS’deki tahsiliniz boyunca nasıl bir öğrenciydiniz?
NU: Notre Dame De Sion’da okurken, biraz muzip bir öğrenciydim, fazla ağırbaşlı hareket etmezdim, ama herkese sevgi ve saygım sonsuzdu. Hep birinci değil ikinci olurdum. Felsefeye meylim vardı, matematikçi de olabilirdim ama ben felsefeyi seçtim.
LY: Sayın Hocam, bugün Hukuk alanında araştırma yapan herkesin önüne çıkan bir isimsiniz. Türkiye’de hukuk sisteminin en çok tartışıldığı şu dönemlerde, sizin gibi Uluslararası Özel Hukuk alanında yasanın yürürlüğe girmesini sağlayan bir hukuçu bu konuda ne düşünüyor? Nedir bizi uluslararası platformda hukuki olarak zorlayan etkenler?
NU: Uluslararası Hukuk (özel ve kamu hukuku) siyaset bakımından çok önemli. Atatürk İlke ve Devrimleri’ni yaşatmak benim birinci ilkemdi. Atatürk’ün başlattığı ilkeler için bugün dahi birtakım temaslar gerek.
Türkiye artık bütün dünya çapında yasama dönemine girdi.Yurtdışına gittiğimde Amerika, Londra, İspanya ve Güney Amerika’da toplantılara katıldım. Buralarda Uluslararası Hukuk’un bilinmesi, oradaki temaslarınızda söylemlerinize destek oluyor. Uluslararası Hukuk’u bilmek lazım. Oralardaki bilgileri, felsefeleri, düzeni bilmek lazım. Yalnız kendi hukukunuza bağlı kalırsanız bilgilenmeniz geri kalıyor, sınır-lı bir hukuk çevresinde kalıyorsunuz. Ama geniş bilgi haznesiyle giderseniz rahat konuşuyor ve onların sorularını rahatlıkla cevaplandırıyorsunuz. Bu da bana çok yardımcı oldu.
Bütün hayatımda, üniversitemde ve de kürsümde “ben hep öndeyim” hissini yaşamadım ve çevremdekilere de böyle bir his yaşatmadım. Çevremdekilerin ve sizlerin yaşam düzeninizin yükselmesini diledim ve dilerim.
LY: Sayın Hocam, bize ödüllerinizden bahsedebilir misiniz?
NU: İlkokulda ve Notre Dame De Sion’da çeşitli başarı ödülleri aldım ama hiç usluluk ödülü almadım. Bu ödüller İstanbul’daki evimde. Gelirseniz görebilirsiniz.
LY: Lise yıllarınızda unutamadığınız anılarınız var mı?
NU: Notre Dame De Sion’da, bir gün sınıfta kürsüde Père Gauthier adlı hocamızın taklidini yapıyordum aniden Mère Solangia sınıfa gelince şaşırdım, rezil oldum ve disiplin cezası aldım.
LY: Sosyal sorumluluk kapsamında da gönüllülük çalışmalarının öncüsü olan bir isimsiniz. Gerek Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bünyesinde, gerek Hukukçu Kadınlar Derneği’nde, gerek İstanbul Soroptimistler Derneği’nde ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nde sizi gönüllü ola-rak çalışmalar yapmaya iten neydi? Bir gönüllü nasıl bir bilinçle hareket etmeli?
NU: Beni devamlı olarak derneklerden, Soroptimist Derneği’nden çağırıp konuşma yapmamı, gençlere feyz vermemi isterler. Derneklerde burs vermek, çocukların başarılı olduğunu görmek, başarılı evlatlar yetiştirmek benim öncelikli görevlerimdendir.
Her 10 Kasımda, Şişli’de Atatürk’ün evinin önünde düzenlenen toplantıya muhakkak katılırım ve orada bulunan kişiler her zaman benden bir konuşma yapmamı isterler.
LY: Sizin gibi, alanlarında uzmanlaşmak isteyen genç hukukçularımıza önerileriniz nelerdir?
NU: Hiç kimseye telkinde bulunmam. Herkes kendi bilgileri ve gidişatı doğrultusunda karar vermeli, kendi bilgi birikimiyle kendi yolunu belirlemelidir.
LY: Sayın Hocam, bizi evinize kabul ettiğiniz ve değerli vaktinizi ayırdığınız için bir kez daha, size saygılarımızı sunar, teşekkür ederiz.
NU:Ömrümün son döneminde yapmış olduğunuz bu söyleşi beni çok memnun etti.
(NDS 44) PROF. DR. NİHAL ERDENER ULUOCAK
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Hukuk’u öğretim üyesi Prof. Dr. Nihal Erdener Uluocak emekli olduğu 1991 yılına kadar pek çok öğrenci yetiştirmiş, yüksek lisans ve doktora dersleri vermiş, Hollanda Lahey Akademisi’nde, ABD’de Columbia Hukuk fakültesinde de görev yapmıştır.
1975’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Hukuku Enstitüsü Müdürlüğü döneminde “Uluslararası Özel Hukuk İlişkileri” konusunda ilk pozitif yasanın çıkarılmasını sağlayan Uluocak, Türk Hukukçu Kadınlar, İstanbul Soroptimistleri Derneği, Türk Üniversiteli Kadınlar gibi bir çok sivil toplum örgütünün kurucuları arasındadır.
Mezunumuzun Kadın Araştırmaları Derneği ödülü, İKKB’den Aydınlanmanın Kadınları ödülleri gibi pek çok ödülü vardır.